:)
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

:)

caDDe soqq .. )
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sanat nedir ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:50 am

sanat öğretmez;sanat nihai amacın nasıl olacağını teşhir eder.öğretmek ahlakın görevidir.sanatın amacının öğretmek ile olan ilgisi, bir uçağın amacının öğretmek ile olan ilgisinden daha fazla değildir.nasıl ki bir uçağın incelenmesinden,onun parçalarının demonte edilmesinden birçok şey öğrenilebilirse;benzer şekilde bir sanat eserinin incelenmesinden de insanın tabiatı,insanın ruhu(bilinci),insanın mevcudiyeti hakkında çok şey öğrenilebilir.fakat,bunlar,sadece yan faydalardır.bir uçağın birincil amacı,insana uçmayı öğretmek değil,ona uçma deneyini fiilen yaşatmaktır.sanatın birincil amacı da,aynı şekilde düşünülmelidir. sanatın;şeyleri,"olabileceği ve olması gerektiği gibi"temsil etmesi,insanın bu şeylere,gerçek hayatta erişmesine yardımcı olur;ama bu yarar,sadece ikincil bir değerdir.birincil değer;sanatın,şeylerin olması gerektiği gibi olduğu bir dünyada yaşama deneyini insana tattırmasıdır.sanat insana bir enerji,bir yakıt verir.bir insanın kendi hayat hissinin objektifleştirilmiş gerçeğini görebilip,üzerinde düşünmesi zevkini verir;o insanı,bir süre için ideal dünyasında yaşatarak,o dünyada bulunmanın zevkini tattırır.birey de sanatın yaşattığı bu deneyin anlamını,kendi hayatına TERCÜME ETME veya bu esine İHANET ETME TERCİHİNİ yapar.fakat sonuç ne olursa olsun;sanat eseri,dokunulmaz bir mevcudiyet kazanmıştır:kendi kendine yeterli tam bir varlıktır;erişilmiş,gerçekleştirilmiş,sabit bir realite olgusudur;adeta karanlık bir yol kavşağını aydınlatmak üzere dikilmiş ve "bu mümkündür" diye ses veren bir işaret feneridir.bir sanat eserinin ayırt edici karakteristiklerinden biri,hiçbir pratik,maddi amaca hizmet etmemesi,başlı başına bir amaç olmasıdır.sanatın bir amacı vardır ve insani bir ihtiyacı karşılar;ancak bu ihtiyaç,maddi bir ihtiyaç değildir:insan bilincinin duyduğu bir ihtiyaçtır.sanat insanın hayatta var kalması işiyle kopmaz biçimde bağlantılıdır;ancak,hayatta var kalmanın fiziki vehçesiyle değil;bilincin korunması ve var kalması vehçesiyle sanatın tabiatını ve fonksiyonunu anlamak için,kavramların tabiatı ve fonksiyonu anlaşılmadır.bir kavram iki veya daha fazla birimi temsil eden bir zihni bütünlüktür.insanın algısal haberdarlığının menzili her hangi bir anda işleme alabileceği algıların sayısı sınırlıdır.dört veya beş birimi mesela beş ağacı göz önüne getirebilir.ama, yüz ağacı veya on ışık yılı mesafeyi göz önüne getiremez.bu tür bir bilgiyi işleyebilmesi için varolan tek kapasitesi,kavramsal yeteneğidir.o kadar büyük bir miktar ve o kadar uzun bir kavramlar zinciri söz konusudur ki;hiç bir insan;metafizik soyutlamaların tamamını,o anki bilinçli haberdarlığının odağında tutamaz.ama kendisine rehberlik etmesi için o bütüne,o haberdarlığa ihtiyacı vardır;onları,bilincinin odağına tam olarak getirebilme kudretine ihtiyacı vardır.işte sanat ona o kudreti verir.sanat,realitenin,bir sanatkarın metafizik değer yargılarına göre seçici bir tarzda yeniden yaratılmasıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:50 am

Bitmeyen bir tartışma: Sanat nedir, ne işe yarar, yüksek sanat-popüler sanat ayrımı var mı? John Carey: Herhangi biri bir şeye sanat diyorsa o sanattır. Bülent Erkmen: Sanat bir işe yaramaz...
31/07/2005 (3569 kişi okudu)
İSTANBUL - Sanat nedir, ne işe yarar? Bir şeyin sanat olup olmadığına kim, nasıl karar verir? Bunun birtakım olmazsa olmaz ölçütleri var mıdır? Sanat bizi daha iyi insan yapar mı? 'Yüksek sanat', 'popüler sanat' diye bir ayrım yapılabilir mi? Oxford Üniversitesi'nden Prof. John Carey'in İngiltere'de yayımlanan 'What Good Are the Arts?' (Sanat Ne İşe Yarar?) kitabı, sanat tarihi kadar eski bu tür soruları bir kez daha gündeme getirdi. Milliyet Sanat dergisi de ağustos sayısında bu soruların cevabını arıyor.

John Carey'in kendi sanat tanımı tartışma yaratacak cinsten: "Herhangi biri bir şeyin sanat olduğunu söylüyorsa o sanattır." Bu anlamda John Carey, yüksek sanat -popüler sanat ayrımı da yapmıyor.

Milliyet Sanat'ın görüşüne başvurduğu Prof. Ünsal Oskay ise sanatı "İnsanın 'herhangi bir insan' olmaktan kurtulma, birey olma; 'kişi' olmaktan, kitle toplumunun edilgin bir birimi olmaktan kurtulma çabasıdır" şeklinde tanımlıyor. Sanatın bir tartışma, karşı çıkış, insanın ifade alanını genişletebilmek için açılmış en eski, en sürekli, en şiddetli başkaldırı olduğunu belirten Prof. Hüsamettin Koçan, Carey'in yaklaşımını günümüzde kaybolan öznenin, bu kayboluş içindeki dünyasına bir onayı olarak görüyor. Prof. Koçan'ın sanat-yarar konusundaki yaklaşımı ise "Sanat boş sofraları doldurmayabilir ama boş sofralara karşı hep itirazı olmuştur" şeklinde...

The Observer gazetesine bu konuda görüş belirten yazar Hari Kunzru, öncelikle, sanatın herkesi mutlaka iyi insan yapmayacağını söylüyor. "Aynı zamanda hem sanatsever hem sadist bir katil olunabileceğini biliyoruz" diyen Kunru, örnek olarak da bir yandan çello süitlerini dinleyerek duygulanan, gözyaşı döken ama diğer yandan başka insanları ölüme gönderen Nazi kumandanını gösteriyor. Üstelik Nazi komutanının durumunu 'yüksek sanat'/'alçak sanat' ayrımıyla açıklıyor: "Yüksek sanat eşittir sanat artı güç. Bach sevginiz sizi üst sınıf bir insan yapıyor, diğerleri Bach'ı takdir edemedikleri için daha alt tabakadır, dolayısıyla onları öldürebilirsiniz. Bana göre yalnızca iyi ve kötü sanat vardır ve aradaki farkı da izleyicinin belirleyeceği konusunda Carey'e katılıyorum. Eğer sadece bir gıcırtı sesi duyuyorsam Çello süitleri benim için sanat değildir."

Yazar Jeanette Winterson'a göre de 'alçak sanat-yüksek sanat' yok, gerçek olan ve olmayan var. Oyun yazarı David Hare, sanatı "Nerede ve ne zaman sergilendiğine göre izleyene farklı şeyler ifade eder ve dünyaya bakışınızı değiştirir" diye tanımlıyor. İngiliz eleştirmen Matthew Collings'e göre sanat kesinlikle bizi daha iyi insan yapar.

Sanatın işlevi noktasında Bernard Shaw'ın 'Sanat varolmasaydı, gerçeğin kabalığı katlanılmaz kılardı dünyayı' sözüne atıfta bulunan fotoğraf sanatçısı Şakir Eczacıbaşı'nın yüksek sanat-popüler sanat ayrımına yaklaşımı şöyle: "Popüler sanat 'kötü ürünler ortaya koyan insanlara takılan bir taçtır. Gerçek sanatçı popüler olmak için bir şey yaratmaz." İngiliz sanat eleştirmeni Matthew Collings ise 'yüksek sanat'ın tartışmasız üstünlüğüne inananlardan. Collings "Yüksek sanat popüler sanattan daha mı değerlidir? Elbette öyledir, onun için ona 'yüksek' sanat deriz zaten. Altın da sudan daha değerlidir, çünkü daha az bulunan bir şeydir. Nadir olan şey daha değerlidir" diyor.

Radikal gazetesi sanat eleştirmeni Ahu Antmen, sanatın ne işe yaradığı sorusunu "Sanat aslında, insanın kendisine, yaşadığı topluma dair en azından bir soru işaretini şekillendirebilmesine katkıda bulunabiliyor, her anlamda daha yaratıcı olabilmesinin yolunu açabiliyor. Dada ve diğer bütün avangartları bu bağlamda düşünerek gerçekte yoğun bir toplumsal bilinçten hareket ettiklerini görebiliriz. Öte yandan, bazen de yalnızca duygulandırıyor insanı sanat, ne bileyim ağlatıyor, güldürüyor, o da az şey mi?" şeklinde yanıtlıyor.

Tasarımcı Bülent Erkmen ise sanatın bir işe yaramadığını savunanlardan:

"Sanat bir işe yaramaz, sanat yararlanmak niyetiyle tüketilecek bir şey değildir, bir yararının olmaması, gereksiz olması onu sanat yapar, sanat yararsız ve gereksiz olanla ilişki kurma, kurabilme halidir."

Doğan Hızlan, "Sanat her şeye yarar. Yararlanmasını bilene elbette" derken tasarımcı Naz Erayda'ya göre sanatın tanımı kısa ve net: "Sanat, halüsinasyon görmektir, duyarlılık yaratır." Prof. İhsan Derman

ise herhangi bir şeyin sanat olup olmadığını tespit etmenin kimsenin harcı olmadığını düşünüyor. Derman: "Tartışmanın kritik noktası, bir şeyin ne kadar 'iyi' sanat olup olmadığını ölçmek olabilir ki, bu da yüksek/popüler sanat gibi ayrımlar yapmaktır. Bu tip ayrımların sanatta varolması mümkün değildir."

Sanatın dünyayı nasıl yaşanılır kıldığını belki en güzel yazar Jeanette Winterson'ın sözleri anlatıyor: "Sanat bizi daha iyi insan yapar, çünkü bize alternatif bir değerler sistemi sunar. Kapitalizme karşıdır. Sanatı Hong Kong'dan ucuza satın alamazsınız, laboratuvar ortamında ya da hormonlusunu yetiştiremezsiniz. Bir 'deadline'ı yoktur ve bankaya yatırılamaz." (Kültür Sanat)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:50 am

SANAT

Sanat, en kaba anlamıyla, yaratıcılığın ve/veya hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.

Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Açık olan nokta ise sanatın insanlığın evrensel bir değeri olduğu, kısıtlı veya değişik şekillerde bile olsa her kültürde görüldüğüdür.

Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki 'art' sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizce'deki 'art' ('artificial' = yapay), gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay) gerekse Türkçe'deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay) sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış, ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş, 1950 ve 60'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.

Sanatın tanımlanması

Neo-Wittgenstein'cı Görüş

Morris Weitz'ın 1956'da, Wittgenstein'ın görüşlerinden ve şeylerin özünü bulmaya karşı direncinden yola çıkarak ortaya attığı görüştür. Weitz'a göre Fry ve Bell, Tolstoy, Croce, Collingwood gibi kuramcılar, yaptıkları tanımlarda kendi kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir. Neo-Wittgenstein'cı görüşü özetlemek gerekirse, sanat açık bir kavramdır ve tanımlanamaz. Ancak bu, Weitz'a göre felsefi açıdan bir sorun yaratmamalıdır, çünkü aile benzerliği yöntemi kullanılarak neyin sanat olup olamayacağı konusunda hükümler getirmek olasıdır.


Kurumsal Sanat Görüşü

Kurumsal sanat kuramı, Weitz'ın Neo-Wittgenstein'cı görüşünü reddederek sanatın tanımlanabileceğini ileri sürer. Bu fikir George Dickie tarafından ilk olarak 1973'te ortaya atılmıştır.

Dickie’nin ilk tanımı, Arthur Danto'nun da sanat dünyası fikirlerinden etkilenerek aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:

Sanat eseri:

Bilinçli olarak insan elinden veya fikrinden çıkmadır.

Belli bir sosyal kurum (sanat dünyası) adına hareket eden kişi veya kişiler tarafından, bazı kısımları hakkında fikir birliğine varılmış olunmalı, beğeni kazanmaya aday olmalıdır.

Sanatın özellikleri

Bu özellikler sanat hakkında bir fikir verse de, kavramı bütünüyle kapsamadığı gibi kavramı oluşturan gerekli koşullar da değildir:

Hem sanatçı hem izleyici için yaratıcı algılama gerektirmesi,
İçerdiği fikirlerin akla kolay gelir türden olmaması,
Birçok farklı katmanda algılanabilme özelliği olması ve değişik yorumlara açık olması,
Bir beceri izlenimi vermesi,
Kendini bilinç ve bilinçaltı arasında veya gerçek ve yanılsama arasında bir oyun olarak göstermesi,
İçinde işlevsel amaç dışında bir fikir barındırması,
Sanat olarak tecrübe edilmesi amaç edinilerek yaratılmış olması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:51 am

Görsel sanatların tarihsel evrimini inceleyen bilim dalıdır. Sanatın tanımına dair fikirler tarih boyunca sürekli değişmesine rağmen, sanat tarihi, sanattaki değişimlere bir sistem çerçevesinde bakarak bunları sınıflandırmayı, yaratıcılık yoluyla şekillendirilmelerini anlamayı ve yorumlamayı amaç edinir.

Sanat tarihi araştırmalarının başlıca iki ilgi alanı vardır. Bunlardan birincisi şunları kapsar:

1. Belli bir sanat yapıtını kimin yaptığını bulmak,
2. Bir sanat yapıtının gerçekten, öteden beri yaptığına inanılan sanatçı tarafından yapılıp yapılmadığını belirleyerek özgünlüğünü saptamak,
3. Sözkonusu yapıtın belirli bir kültürün gelişim çizgisi ya da bir sanatçının meslek yaşamı içinde hangi aşamada gerçekleştirildiğini belirlemek,
4. Geçmişte bir sanatçının kendisinden sonrakiler üzerinde yarattığı etkiyi değerlendirmek ve sanatçıların yaşamlarına ilişkin bilgi toplamak,
5. Belirli sanat yapıtlarının önceki sahip ve yerlerini (kökenini) belgelemek.

Sanat tarihi araştırmalarının ikinci önemli ilgi alanı, sanat geleneklerinin üslupsal ve biçimsel gelişimlerinin büyük ölçekte ve geniş bir tarihsel perspektif içinde kavranmasıdır. Bu da temelde çeşitli sanat üsluplarının, dönemlerin, akımların ve tarihsel okulların sayımı ve çözümlemesini içerir. Sanat tarihi ayrıca görsel sanatlarda dinsel simge, tema ve konuların çözümlenmesiyle uğraşan ikonografiyi kapsar.

Sanat tarihçiliği büyük ölçüde uzmanların geniş deneyimlerine, içgüdüsel yargılarına ve eleştirel duyarlılıklarına dayanır. Ayrıca sanatın içinde yaşadığı ve çalıştığı tarihsel ortamın ayrıntılarıyla bilinmesi ve sanatçının düşünce, yaşantı ve kavrayışlarının duygudaşlık temelinde anlaşılması gereklidir. Sanat tarihi araştırmalarında çıkarımın kilit bir işlevi vardır; bir yapıtın sanatçısı, bir imza, o döneme ait yazılı belgeler ya da köken belirleyici başka yollarla kesin biçimde saptanabilirse, benzer ya da yakın özellikteki yapıtlar bunun çevresinde gruplandırılabilir, o sanatçıya ya da döneme bağlanabilir. Modern sanat tarihçilerinin çok eski zamanlardan bu yana üretilmiş sanat yapıtlarını kapsayan bilgi birikimi bu tür yöntemlerle sağlanmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:51 am

Sanat eğitimi, kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümüdür.

Sanat eğitimi; kişiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Sanatçı yetiştirmeye değil; yetiştirmek durumunda olduğu her kişiyi, yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, bilişsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Yaratıcı güç ve potansiyelleri eğitmek, estetik düşünce ve bilinci örgütlemek için çalışır.

Sanat, bireyin sosyal ilişkilerini ayarlamasını, işbirliği ve yardımlaşmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir işe başlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı için gereklidir. Sanat eğitimi; gözlem yapma, özgün buluş ve kişisel yaklaşımları destekler, pratik düşünceyi geliştirir. Olayları, olmadan da beyinde gerçekleştirebilme gücünü arttırır. Bireyin el becerisini geliştirir ve sentez yapmasına yardımcı olur.

Sanat eğitimi, güzel sanatların tüm alanlarını ve biçimlerini içine alan, okul içi ve okul dışı yaratıcı eğitimdir. Sanat eğitiminin amacı, yapılmış olanları yineleyen değil, yeni şeyler yapabilme yeterlilikleri olan insanları yetiştirmektir. Sanat, eğitim bilimindeki birikimin ürünü olan çağdaş görüşler; kişinin bir bütün olarak sanatı anlaması, öğrenmesi iletişim ve etkileşime girmesi ile yaratıcı etkinlikte bulunmasını içermekte ve böylece sanat eğitimi alanı yeni ve çağdaş bir nitelik kazanmaktadır.

Genel eğitim kapsamında sanat eğitimi, sanatların yasa ve tekniklerini kullanarak, bireye estetik kişilik kazandırmayı hedefleyen bir eğitim alanıdır. Sanat eğitimi sürecinde; algılama, bilgilenme, düşünme, tasarlama, yorumlama, ifade etme ve eleştirme davranışları, estetik ilkeler doğrultusunda sanatların dili kullanılarak edinilir. Bu eğitim alanında birey; resim, müzik, tiyatro, dans, şiir, öykü,roman, heykel, seramik, fotoğraf, yaratıcı drama, film, video gibi sınırsız sanat evreninden, kendine en uygun dili seçme şansına sahip olarak kendini ifade olanağı bulmaktadır.

Aşamaları
Sanatsal yaratma eyleminin özyapısı incelendiğinde, üç temel aşamadan oluştuğu görülür. Bu aşamalar sanat eğitiminin de temel aşamalarıdır. Eğitim sistemindeki sanat dersleri de bu düşünce ile ele alınmalıdır. Sanat, hem bilgi birikimi ve hem de deneyim olarak, okullarda öteki konu alanları gibi, kendi amaçlarını gerçekleştirmek için var olmalıdır.

Sanat eğitiminin amaçları saptanırken, sanatın öz değerlerinin, bireyin sanatsal ve kültürel gereksinimlerine olan katkısı dikkate alınmalıdır. Bu açıdan bakıldığında, sanatın yapısındaki aşamalar sanat dersleri için de geçerlidir. Bunlar;

1. Bilgilenme aşaması
2. Yaratıcı düşünme aşaması
3. Sanatsal anlatım aşamasıdır.

Sanat eğitimi bu üç aşaması ile bireyi zihinsel, duyusal, duygusal, ruhsal, sosyal, bedensel tüm özellikleri ile kavramakta; bu aşamaları yaşayan birey, birçok önemli, olumlu davranışı kazanırken, estetik bir kişilik de geliştirmiş olmaktadır. Sanat eğitimi, her yaş ve düzeyde insan için gereklidir; özel yetenek gerektirmez. İnsan; aklı ve duyguları ile, öznelliği ve nesnelliği ile, gerçekliği ve imgelemi ile bir bütündür. Bu bütünlüğün korunması ve geliştirilmesi için eğitim sisteminde Matematik, Fen, Tarih, Dil gibi bilime dayalı derslerle , Edebiyat, Resim, Müzik, Tiyatro, Dans gibi sanat derslerinin dengelenmesi gerekir.

Özetle sanat eğitimi, yaratıcılığın ön planda tutulduğu, eleştirel düşünmenin geliştirildiği, her öğrencinin kişisel gelişimi ve eğilimleri paralelinde yönlendirilmeye çalışıldığı, güvenilir bir eğitim çeşididir.

Eğitimin her kademesinde yürütülecek çalışmalar, öğrencilerin yaratıcı düşünce güçlerini ortaya çıkaracak, onları kalıplara sokmayacak, özgürce kendilerini ifade edebilecekleri şekilde olmalıdır. Temel amaçları, çocuğu görmeye, aramaya, sormaya, denemeye, sonuçlandırmaya alıştırmak olan sanat eğitimi, eğitimin her kademesinde kesintiye uğramadan devam etmelidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:51 am

Soyut sanat genel anlamıyla doğada varolan gerçek nesneleri betimlemek yerine, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanata denir. Nonfigüratif sanat terimi ile değişmeli olarak kullanılır. 20. yüzyıl başında bu terim, gerçek biçimleri sadeleştirilmiş veya değiştirilmiş halleriyle imgelere indirgeyen Kübist ve Fütürist sanatı tanımlamak için de kullanılmıştır.
Temsili olmayan sanat aslında bir 20.yy icadı değildir. İslam ve Musevi gelenklerinde insanların resmedilmesinin yasak olması nedeniyle bu kültürlerde süsleme sanatları önemli derecede gelişmiştir. Bunlara örnek olarak gösterilebilecek kaligrafi ve hat sanatı da nonfigüratif sanatlardır. Batı kültüründe de soyut tasarımların kökü eskilere dayanır. Bunlara rağmen, soyut sanat süsleme sanatlarından farklı olarak, dekoratif değil güzel sanatlar adı altında incelenir. Bunun nedeni soyut sanat eserinin kendi başına, sanatçının sadece eserin kendisine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkmasıdır.

Wassily Kandinsky, doğadaki dinamik kuvvetlerle uğraşarak madde hakkında bilgimizi artıran bilimin yanında, sanatın görsel dünyanın ardındaki spiritüel güçleri göstermesi gerektiğine inanıyordu. Kandinsky ile Kasimir Malevich ilk defa tamamen soyut olarak nitelendirilebilecek resimler yapmışlardır.

Konstrüktivizm (1915) ve De Stijl (1917) soyutlamayı heykel ve mimarinin üçüncü boyutuna taşımış paralel akımlardır. 1940'lardan 60'lara süregelen Soyut dışavurumculuk ve 1960'larda yaygın olan Op-art, Minimalizm akımları da soyut sanat akımlarıdır. Günümüzde ise sanat eserlerinin genel olarak akımlardan bağımsız olarak incelenmesi yaygındır. Buna örnek olarak Gerhard Richter'in aynı dönemlerde yapıp bir arada sergilediği tamamen nonfigüratif resimler ile fotogerçekçi resimler gösterilebilir.

Temsili olmayan sanat aslında bir 20.yy icadı değildir. İslam ve Musevi gelenklerinde insanların resmedilmesinin yasak olması nedeniyle bu kültürlerde süsleme sanatları önemli derecede gelişmiştir. Bunlara örnek olarak gösterilebilecek kaligrafi ve hat sanatı da nonfigüratif sanatlardır. Batı kültüründe de soyut tasarımların kökü eskilere dayanır. Bunlara rağmen, soyut sanat süsleme sanatlarından farklı olarak, dekoratif değil güzel sanatlar adı altında incelenir. Bunun nedeni soyut sanat eserinin kendi başına, sanatçının sadece eserin kendisine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkmasıdır.
Wassily Kandinsky, doğadaki dinamik kuvvetlerle uğraşarak madde hakkında bilgimizi artıran bilimin yanında, sanatın görsel dünyanın ardındaki spiritüel güçleri göstermesi gerektiğine inanıyordu. Kandinsky ile Kasimir Malevich ilk defa tamamen soyut olarak

nitelendirilebilecek resimler yapmışlardır.


Temsili olmayan sanat aslında bir 20.yy icadı değildir. İslam ve Musevi gelenklerinde insanların resmedilmesinin yasak olması nedeniyle bu kültürlerde süsleme sanatları önemli derecede gelişmiştir. Bunlara örnek olarak gösterilebilecek kaligrafi ve hat sanatı da nonfigüratif sanatlardır. Batı kültüründe de soyut tasarımların kökü eskilere dayanır. Bunlara rağmen, soyut sanat süsleme sanatlarından farklı olarak, dekoratif değil güzel sanatlar adı altında incelenir. Bunun nedeni soyut sanat eserinin kendi başına, sanatçının sadece eserin kendisine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkmasıdır.
Wassily Kandinsky, doğadaki dinamik kuvvetlerle uğraşarak madde hakkında bilgimizi artıran bilimin yanında, sanatın görsel dünyanın ardındaki spiritüel güçleri göstermesi gerektiğine inanıyordu. Kandinsky ile Kasimir Malevich ilk defa tamamen soyut olarak nitelendirilebilecek resimler yapmışlardır.
Konstrüktivizm (1915) ve De Stijl (1917) soyutlamayı heykel ve mimarinin üçüncü boyutuna taşımış paralel akımlardır. 1940'lardan 60'lara süregelen Soyut dışavurumculuk ve 1960'larda yaygın olan Op-art, Minimalizm akımları da soyut sanat akımlarıdır. Günümüzde ise sanat eserlerinin genel olarak akımlardan bağımsız olarak incelenmesi yaygındır. Buna örnek olarak Gerhard Richter'in aynı dönemlerde yapıp bir arada sergilediği tamamen nonfigüratif resimler ile fotogerçekçi resimler gösterilebilir.
Konstrüktivizm (1915) ve De Stijl (1917) soyutlamayı heykel ve mimarinin üçüncü boyutuna taşımış paralel akımlardır. 1940'lardan 60'lara süregelen Soyut dışavurumculuk ve 1960'larda yaygın olan Op-art, Minimalizm akımları da soyut sanat akımlarıdır. Günümüzde ise sanat eserlerinin genel olarak akımlardan bağımsız olarak incelenmesi yaygındır. Buna örnek olarak Gerhard Richter'in aynı dönemlerde yapıp bir arada sergilediği tamamen nonfigüratif resimler ile fotogerçekçi resimler gösterilebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:51 am

Bilim olarak estetiğin konusu üzerinde herkesin oybirliğine vardığı bir tanım hiçbir zaman olmamıştır. Toplum yaşamında, sanatın artan önemi ve rolü, gerçeğin estetik özümsenme alanının alabildiğine genişleyip yayılması, estetik alanındaki eğitim gereksinimleri ve dolayısıyla, bütün bu sorunlara dair kuramsal çalışmalar göz önünde tutulunca, estetik biliminin konusunu ve onun bilgiyle bitişik alanlarla ilişkilerini iyice belirlemek zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkar.[2]

Estetik, Yunanca hassasiyet ve duygu anlamında (Esthesis- Aeshetikos) kelimesinden alınarak bütün Avrupa dillerine girmiş bir kavramdır. Duygu bilimi anlamını ifade eder. Ancak özellikle Sanattaki güzelliğin içeriğinden söz eden bilim anlamında algılanmaktadır. Bu kelimeyi bugünkü anlamda ilk defa kullanan kişi, Alman Filozofu Alexandre Baumgarten‘dir. Bu kişi yazmış olduğu kitaba “Aesthetica” ismini vermiştir. Fakat bu bilim öteden beri antik ulusların felsefelerinde var olan bir alandır. Bu da gösteriyor ki; Bilim olarak estetiği kuran Baumgarten değildir. Osmanlıca da bu bilimin adına “bediiyat” adı verilir.

Estetik Kavramının bir anlamı da “güzel”dir. Bu bilim, Metafizik estetik, psikolojik estetik, sosyal estetik, filozofik estetik gibi alanlara ayrılır. Estetik bilimini öğrenmekle insan sanatçı olmaz ancak sanatçının güzellik anlayışını kavrayabilir.

Estetik bilimi ilk kez eski Yunanistan’da ortaya çıkmışsa da belli başlı bir bilim dalı olarak devam etmemiştir. Sokrat, yazılarında sanatın idealist ve spiritüalist (ruhsal) bir doktrini yapmıştır. Platon da bazı eserlerinde bu meseleyi tekrarlamış ve bir filozofun, bir hükümet adamının düşüncelerinde ve milletin terbiyesinde güzel’ in alacağı yeri göstermeye çalışmıştır. Aristo da güzellik nazariyelerini tahlil ederek sanatın esasını tabiatı taklitte bulmuştur. Fakat tabiat ’tan maksadı tabiatın özündeki ideal güzelliktir.

Estetik, Sanatsal tasarım sürecinde önemli etkenlerden biridir. Sanat alanında “temel” olarak alınan estetik, felsefi ve kuramsal çözümleme ilkelerini özümsemek isteyen sanatçı, sanat eğitimcisi ve sanat öğrencisi için, bilimsel öğreti niteliğindedir. Sanat sorunlarını ele alırken, sanatçının bireysel yanını ve sanatsal etkinliğinin özel çizgilerini, bilimsel öğreti bazında, estetik ele alır.

Estetik; Sanatta kimi olayların eleştirel çözümlemesi yanında, sanatsal tasarımın genel yasalarını temellendirmek, sanatsal kavramları ve kategorileriyle tanımlamak amacı ile, somuttan soyuta devam eden bir sanatsal serüvenin kuramsal yorumunu kendi alanı içine alır.

Sanatsal etkinliğin, çeşitli yollarla dışa vurumlarını çözümlemede ve değerlendirmede, bilimsel öğreti ölçütlerinin oluşturulmasına estetik, önemli oranda katkıda bulunur. Buna göre estetiğin konusu üzerine iki farklı görüşü ileri sürenler vardır. Birinci görüşe göre; Estetiğin bir tek konusu vardır o da, sanatın evrim yasaları ve sanatsal yaratımın özüdür. İkinci görüşe göre; Estetik ile genel sanat kuramı birbirinden büsbütün ayrı iki bilimdir. Genel sanat kuramı, sanattaki evrim yasalarını ve sanatsal yaratının özünü inceler; buna karşılık Estetik de, sanatta ve gerçeklikte güzel ‘in bilimidir.

Bu iki görüş, Estetiğin tanımını yaparken pek çok şeyi dışarıda bıraktıkları için, her iki bakış açısı da, kuşkusuz aynı derecede kabule değer bulunmaktan uzaktır. Çünkü estetik, sanatın özünü ve evriminin yasalarını olduğu kadar, güzel ’ in çeşitli dışa vurumlarını da inceler.

Bilimsel öğretide estetik, dünyanın estetik özümsenmesinin bağlı olduğu yasaları genelleştirir. Bu yasalar sanatta daha tam, daha çeşitli ve doğrudan bir yolla ortaya çıktıkları için, estetik de, her şeyden önce, sanatın özünü ve genel yasalarını, sanatsal yaratıyı inceleyen bir bilim olarak kendini gösterir.

Dünyanın estetik özümsemesinin, sanatın sınırlarını aşacağını, sanatsal yaratıyı kapsamına aldığı gibi, gerçeklik karşısında insanın koyduğu estetik tavrın daha başka yönlerini içereceğini kabul eden görüşler de vardır. Her durumda; sanat, tarih boyunca estetiğin başta gelen konusu olmuştur. Bilimsel öğretide estetiğin temel ilkelerinin her şeyden önce, sanatsal pratiğin genelleştirilmesine dayanmasının nedeni de budur. Estetiğin asli görevi, modern sanatın kuramsal yorumuna girişmek, ama bunun yanı sıra da modern sanatın üzerinde belli bir etkide bulunmaktadır.

Sovyet estetikçisi V. Sokolov; “Sanat estetiğin en başta gelen konusudur. Ama, sadece sanatı kendi boyutlarıyla değil; estetik araştırmalarının genel yönsemesini de büyük ölçüde sanat belirler. Bununla beraber, estetik anlayışlarının çoğu, başlangıçta olduğu gibi, hemen hemen günümüzde de sanat kuramına bağlı kalıyor, estetikle ilgili olan daha başka olayların “parametrelerini” belirlemek yolunda, en genel ve iyi düzeyde bir model fonksiyonunu yerine getirmektedir. Estetik biliminin konusu durmaksızın genişlemektedir. Ama daha başka olayları tanımlamaya yarayan şey, hep yine sanat olmuştur.

Rus eleştirmeni Çernişevski’nin de, estetik biliminin her şeyden önce genel sanat kuramıyla özdeşleştirilmesi gerektiğini düşünenlerden olduğunu kabul etmek gerekir. Buna rağmen Çernişevski’yi fikir bağlamında olduğundan farklı yorumlayarak, genel sanat kuramı ile güzel ’in bilimi olarak estetiğin sınırlarını iyice ayırıp belirlenmesi gerektiğini savunanlar da vardır. Hegel, estetik adlı kitabında bu bilimi, tamamen sanat kuramına indirgemiştir. Moskova’da1965 yılında yayınlanan Estetik ve Sanatsal olay adlı kitapta, Rus yazar Pospelov; Sanat kuramını, kesin sınırlandırmalarla Estetikten ayırıyor. Ancak o zaman da Pospelov ’un bu yanlış değil ama, eksik yaklaşımı ile Estetiğin konusun yoksullaştırmaktadır diyenlerin görüşü dikkati çekiyor ve özerk bir bilim olan “ sanatın kuramsal incelemesinin yersiz olarak estetik diye adlandırıldığı görüşünü savunuyor. Avner Ziss, Pospelov ’un bu görüşüne katılmadığını şu soru ile ortaya koyuyor; peki ama, genel sanat kuramı estetikten ayrılırsa, estetiğe ne kalacak, konusu ne olacak o zaman?

Pospelov kimi zaman Baumgarten ile ortak görüşleri doğrultusunda;” estetik, gerçeğin güzelliğini kavramakta yardımcı olan duyulur bilgi sorunlarını inceler” şeklindeki bir tanım öneriyor. Yine Pospelov ’a göre,; “ estetik, güzelin nesnel özelliklerini, güzel ile gerçeklikteki benzer olayların daha başka özellikleri arasındaki ilişkililiği ve bunların insan tarafından algılanmasını inceleyen bir bilimdir. Ancak Avner Ziss, Pospelov ’un bu çözümlemesinde, estetiğin özel konusunun içsel yasalardan yoksun olduğunu kabul ettiğini öne sürerek, bu tezin çürüdüğünü iddia etmekte ve şöyle bir öneride bulunmaktadır. “Adına yaraşır her bilim, gerçekten daha işin başında, konusunun özel yasalarla belirlenmiş olmasını ister.[3]

Toplumsal gelişim ile beraber, Estetiğin konusunda da gelişim kendini göstermektedir. Estetiğin konusunun tarih içinde değişikliğe uğraması, bilimsel ve felsefi evrimleşmede genel bir yasadır. Örnek; Tarım kültüründen endüstri kültürüne geçiş ile, bir “endüstri estetiği”nden de söz edilir olmuştur. Ya da çevre kirliliği ile gündeme gelen, çevre kirliliğini önleme çalışmaları, yönetim bağlamında organizasyonlar, çevre estetiğini de beraberinde getirmiştir. Uluslararası estetik incelemeleri Komitesi Başkanı İsviçreli estetikçi ve sanat kuramcısı Joseph Gantner, 20.yüzyılda estetiğin evriminin dört evreden geçtiğini söyler. Birinci evre; Klasik estetiğin ortadan silinmesi, İkinci evre; Deyişler estetiği (üsluplar estetiği) Üçüncü evre; Yaratıcı fantezi estetiği, Dördüncü evre; Çevre estetiğidir. Bu sınıflandırma estetiğin yargılanması için değil, sanatın çerçevesini aşıp, insan hayatını ilgilendiren tüm alanları kendi konusu içerisine alabildiğini vurgulamak içindir.

Estetik biliminin konusunun gelişme nedeni, estetik etkinlikte yeni biçimlerin, yeni sanat alanlarının ortaya çıkışı ve bu alanların gelişim ve değişime uğramasıdır. Pospelov;” Estetik, özel bir bilim olamaz;çünkü, özgül bir çalışma alanı yoktur ve gerçeklikle ilintili kesinleşmiş yasaları da incelemez. Estetik, genel felsefi disiplinlerden biridir” diyerek konu üzerinde görüş ortaya koymuştur. Ancak, felsefe ve estetik; bilginin bütün dallarını kuşatan evrensel bir bilim olmaktan çıkalı çok uzun zaman olduğunu savunanlar da vardır. Diyalektik materyalizmin felsefe alanında gerçekleştirdiği köklü devrim ile, bilgi kuramı, diyalektik, bilimsel bilgi edinme yöntembilimi ve mantığı ile sınırlanmış bulunmaktadır. Estetik, felsefe ile sıkı bağını korumakla beraber, felsefenin bütünleyici bir parçası olmaktan çok kendi özel konumunu belirlemiştir. Estetik, felsefi nitelik gösterir; ama, felsefe ile özdeşleştirilemez; estetiğin kendine özgü özellikleri, görevleri ve bir konusu vardır; Bunlar özel yasalarla, gerçeğin estetik, ama önce sanatsal özümsenme yasalarıyla belirlenmiştir.

Estetiğin temel sorunlarından biri, sanatta biçim ile içerik ilişkisi sorunudur. Biçimle içeriğin birliği, içeriğin önceliği ve biçimin etkin rolü gibi etkenler estetiğin sorunları arasında yer alır. Ancak estetik bağlamda sadece bu ilkelerle yetinmek yeterli olmaz. Estetik, biçim ve içerik dahil diğer güzel ilişkilerini konusu içerisine alır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ChaoS




Mesaj Sayısı : 181
Kayıt tarihi : 11/07/07

Sanat nedir ? Empty
MesajKonu: Geri: Sanat nedir ?   Sanat nedir ? Icon_minitimeC.tesi Tem. 14, 2007 9:51 am

Kopya Sanatı Nedir?

Fotokopi sanatının sayısız kişisel tarifi ve tanımı arasından iki tanesini özellikle çok yararlı buluyorum. Birincisi çok geniş: fotokopi sanatı, yaratıcı eser üretimi sürecinde, içinde sanatçının, kültür çalışanının veya herhangi birinin fotokopiyi herhangi önemli bir aşamada kullandığı her örnekte vardır? Bu grup, tam anlamıyla kopya-sanat (copy-art) ve zanaatı, afiş (flypostering), micropress , postada sanat (mail art) ve zinleri içerir. İkinci yararlı tanım daha araçsal (mediumistic) ve özgül; kopya-sanat (copy-art), kopyalama makinesinin genel işlevlerin(d)e ya da işlemesin(d)e engelleme ya da müdahaleyle kopyalama aygıtını orijinal ve türünde tek fotokopiyi üretmek için kullanan teknolojinin amacının sanatsal ve paradoksal döngüsünü içerir. İkincinin dayanak noktası, kopyalama sanatının sanatçının kopyalama aygıtını maksatlı bir şekilde az ya da çok bilinen belli teknikleri kullanarak, fotokopiyi normal işlevinden saptırarak kopya olmayan bir şey üretmek ve dolayısıyla yalnızca orijinal olarak adlandırılabilecek tanımlamasıdır.
“orijinal kopya” (original copy) sıfatı buradan çıkıyor. Kopya sanatçılarına göre kopyalama sanatı asla sanat kopyası değildir ancak amaç inceleme ve deneysel müdahale süreciyle orijinal bir eser elde etmektir. Fotokopinin sonuçlandıran ve kendinde sonuçlanan iki ayrı alanı arasındaki farkın (teknolojinin kendisinin amaç olması ile) teknolojiyi araç olarak kullanma arasındaki sözde farka örneğin; çoğaltma (kopyalama) ve bunu yaratıcı araç olarak kullanma. Sadece kendilerinden bahseden yayımlar ve sanatçı kitapları gibi ikisinin de üst üste bindiği birçok yer daha var. İlk kategori, fotokopi teknolojisinin kültürel etkinliklerde üstlendiği tüm işlevlerini ki bu kullanımı muhtemelen %99’a denk gelir, göstererek genel anlamıyla ortamı (medium) tanımlamakta daha yararlıyken ikincisi kopya sanatının ortamın teknik sınırlarını daha deneysel ve sınırlı alanı ve paradoksun sanatsal benimsenmesine dayalı. İkincisi, fotokopinin kendisinin bir sanat ortamı (medium) olduğunu göz önünde bulunduran sanatçıların çok küçük dilimini oluşturur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sanat nedir ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kavramsal sanat
» Sinema Nedir ?
» Tiyatro Nedir ?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
:) :: KÜLTÜR & SANAT :: Sanat-
Buraya geçin: